5 Mart 2008 Çarşamba

Biber Café Restaurant – Koşuyolu


Pazar günleri brunch’a gitmek bazen keyiften çok eziyet oluyor İstanbul’da. Aslında kahvaltımızı evde yapacaktık , ben poğaça ile Çengelköy’den simit getirecektim. Beyaz peynir , cherry domates , çay .. Ama işte şeytan dürttü yine , atladık arabaya , doğru Boğaz’a. Bir de akıllıyız ya “ Bu havada ne de güzel Rumeli Hisarı Kale’de kahvaltı edilir! ” dedik , birbirimizi gaza getirdik. Trafik Bebek’te başladı. Badi badi , tampon tampona ancak geldik Rumeli Hisarı’na. Beltur’un otoparkına park etmek için yeltendik , yer yok. Hatta bırakın yol kenarlarını , deniz kenarına yürüyüş için yapılan kaldırımların üzerine bile park etmiş arabalar. Hiçbir café’nin valesi almıyor arabayı.

Nevrim döndü , 2. köprüden tekrar karşıya geçtik.

Inatçıyım ya ; bu kadar trafik , sinir olmasına rağmen ben yine dışarıda kahvaltı edeceğim. Moda’ya gidelim dedik , miting varmış. Cadde’ye gidelim dedik , trafikten ürktüm. Aklıma bundan once hiç gitmediğimiz , ama önünden birçok kez geçip merak ettiğimiz Koşuyolu Biber’e gitmek geldi. Ne kadar da iyi etmişim..

Biber ufak bir café. Koşuyolundaki , bahçeli evlerden bir tanesini dekore etmişler. Sanki bir arkadaşınızın bahçeli evine gitmişsiniz gibi oluyor. Benim trafik sıkışıklığı sinirime oldukça iyi geldi. Hava da o sıcacık olduğu için bahçedeki boş bir masaya oturduk. Biberin ayrıca binanın arlasına bakan bir “ gizli kış bahesi ” bulunuyor , kapalı mekanda da masalar var. Sanıyorum toplamda 40 masa vardır , yani bir seferde 100 kişi kadar ağırlayabilmek mümkündür.

Menu çok kalabalık değil ; sade. Ama belli ki yemekler lezzetli. Şaraplar , et yemekleri çok güzel duruyor. Müşterilere Italyan – Akdeniz mutfağı sunuluyor ; tava yemekleri anında , taze taze yapılıyor. Fakat benim canım güzel bir menemen , ballı kaymaklı bir kahvaltı istiyordu. Hemen kendime menemen istedim , arkadaşım peynirli bir omlet sipariş etti , bir de ortaya kahvaltı tabağı istedik haşlanmış yumurtasını iptal ederek.

Yemeklerimiz siparişimizi verdikten hemen sonra geldi , nasıl bu kadar hızlı olduklarını anlayamadık. Menemenim iç gıcıklayıcıydı , taze ekmekleri banarak hapır hupur yedim hepsini. Tek sorun benim menemeni tavada yemeği sevmemdi ; benimki ise porselen tabakta , üzeri fesleğenlerle süslenmiş bir şekilde geldi. Bilemiyorum , bazıları bunu tercih edebilir. Ama ben parmaklarımı kullanmayı tercih ederim hep.

Garsonumuz bize karşı öylesine kibardı ki ne istediysek hemen yaptı , çay bardaklarımı hiç boş bırakmadı ; ekmeklerimiz bittikçe ekmek sepetini ağzına kadar doldurdu.

Hesap geldiğinde de oldukça şaşırdık , çünkü iki kişi deli dolu kahvaltı etmemize rağmen aşağı yukarı 20 YTL verdik.

Benim de tabii ki tüm sinirim geçti.

Biber’e 10 üzerinden sanıyorum 7 verebilirim. Samimiyeti ve sıcaklığı için…


Biber Café – Restaurant – Koşuyolu
Muhittin Üstündağ Caddesi No:75 Koşuyolu 34718 İstanbul
Tel : 0216 326 74 14

http://www.biber.com.tr/

5 yorum:

  1. Çok guzel bir yazı olmuş yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum...
    Başarılarınızın devamını diliyorum...

    YanıtlaSil
  2. Birde bu görsellik ve tatlar sigara dumanı ve kokusuyla kirletilmemiş olsa ne hoş olurdu

    DANYAL

    YanıtlaSil
  3. :)
    Kapalı mekanına henüz teşrif edemedim. Ama bu benim de anlamadığım bir konudur. Her ne hikmetse restoranların en güzel yerleri sigara içenlere verilirken, biz içmeyenlere kapı önü, servis masası yanı, mutfak girişi gibi masalar kalıyor..

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar..ben de çok memnun kalarak gittiğim Biber Cafe restaurant'ı ne yazık ki bugün itibariyle (05.02.2010) tercih etmeyeceğimi üzülerek belirtmek isterim. Bugün Hellim peynirli salatamdan "koca bir tane-bütün-el büyüklüğünde selpak kağıt" çıkınca şoka uğradım. Midem kalktı..Evet, ne yazık ki gerçek..Artık, orada yediğim yemeklerin de lezzetini hiç beğenmemeye başladım. Mekan ve dekorasyon cidden harika..Ama yemek kalitesi ve servis hakkında aynı şeyi söylemek mümkün değil. "Özür dileriz" demekten başka hiçbir şey yapamayan işletme yönetimi, garson haricinde kimse tarafından bir açıklama ve özür yapılmamasının yanısıra, masanın hesabını da kesti. Yalnızca, benim salatamın parasını almadılar. Bu da işin en tuhaf yanıydı...
    Esra Küçük

    YanıtlaSil