23 Temmuz 2008 Çarşamba

Hıdiv Kasrı - Çubuklu Beykoz

Hıdiv Kasrı, Çubuklu'da, 270 dönüm bahçeye sahip bir "saray". 1800'lü yılların sonlarından itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır valilerine "hıdiv" ünvanı verilmeye başlamış. Eh, valilerin Mısır'dan İstanbul'a geldiklerinde Topkapı Sarayı'nda bir odada kalmaları beklenemez tabii ki; hemen ilk Hıdiv Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya Kahire'deki sarayını aratmayacak bir Kasır hazırlanır. Kendileri de buraya yerleşir.


Şimdi Hıdiv Kasrı Beltur işletmeciliğinde. Beltur, işlettiği restoran ve kafeteryaları gruplandırmış sanıyorum; köşklerde farklı menüler sunarken, diğer restoran ve kafelerinde daha basit menüler sunuyor. Gel gör ki hizmet kalitesi aynı. Yani siz kendinizi Osmanlı saray mutfağında hissederken hoopp karşınıza garson Ahmet çıkıyor ve tüm hayallerinizi, ensenizden uzanıp gözünüzün önünden çekerek aldığı, hem de daha bitirmediğiniz yemek tabağı ile mahvediyor. Herşeye rağmen Hıdiv Kasrı'nı, belki evime yakın olduğu için, belki oldukça geniş ve yeşil bir alana yayıldığı için, belki de "bir nebze daha" kaliteli müşteriler ziyaret ettiği için nispeten daha çok severim.


Hıdiv Kasrı'nın otoparkına girdikten sonra (ki ücret alınıyor) ufak bir patikadan, yeşillikler, ağaçlar ve (nedenini anlayamadığım bir şekilde milyonlarca para dökülerek dikilmiş) rengarenk çiçekler arasından yürüyorsunuz. Solda "kameriye" gibi bir yapı var; burada nostaljik, dökme sandalyelerde oturuyor, çayınızı içiyor, tatlınızı yiyor ufak tefek, patates kızartması, sosis tava gibi atıştırmalıklar yiyebiliyorsunuz.


Sanıyorum eskiden bir de nargile içilen bir "otağ" vardı bahçede, pislik yuvası gibiydi. Allahtan kaldırmışlar, ya da ben göremedim?


Kameriyeyi biraz geçtikten sonra Hıdiv'in kapısındna giriyorsunuz. Oldukça güzel döşenmiş, küçük bir Osmanlı sarayı burası. Bir ön bahçesi var (genellikle düğünlerde kullanılan), bir orta salonu var (haftasonları açık büfe kahvaltının bulunduğu), bir arka salonu var (boğaza ve ormana doğru bakan), bir de bu arka salondan çıkılan oldukça geniş bir teras var. Sanıyorum en keyifli masalar arka terasta bulunuyor. Gel gör ki ne hikmetse, arka terasın önündeki yeşilikler kaldırılmış, mermerler kırık dökük, eski masalar bahçeye yığılmış. Bir de yavru kedi peydah olmuş ki Türk uyuzluğunu ortaya koyuyor. Yemek yerken ayağınıza sürünüyor falan filan. (Lütfen yanlış anlaşılmasın, kedi , köpek, kuş; her türlü hayvanı çok severim. Hatta evimde bakıyorum da. Ama yemek yerken, yediğim her lokmanın hesabını yapan hayvanlar moralimi bozuyor??)


Neyse, asıl mevzu neler yediğimiz. Ben adını her zamanki gibi hatırlamadığım, kayısı ve fıstıklı mantarlı et sote altına beğendili bir kebap yedim. Güzel bir tabakta, güzel ülkemin güzel garsonları, burnumun önünden tabağı geçirerek servis yaptı çok şükür. Annem bir deli patlıcan içine dolmalı kebap gibi birşey yedi. Babam da büyük beklentiler ile bir makarna getirtti ki evde yapardım. Hasılı; en güzel yemek yine benim yemeğimdi. Yediğim kızarmış dondurma da (adını hatırlıyorum, hayret!?) başka yerlerde yediğim kızarmış dondurmalardan çok farklıydı; hafif ve çok güzeldi.


Eğer Osmanlı mutfağını seviyorsanız ve Türk tipi garson modelinden sıkılmıyorsanız o zaman Hıdiv Kasrı'nın bir kez denemelisiniz bence.
10 üzerinden 6,5.


Adres: Çubuklı Korusu Çubuklu Yolu No:32 Beykoz İstanbul
Tel : 0216 413 92 53 - 0216 413 96 64 - 0216 425 06 03 - 0216 425 06 04
Fax: 0216 413 96 99

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder