8 Aralık 2008 Pazartesi

Trabzon Kültür Derneği - Beylerbeyi

Karadenizli olduğumdan bahsettim mi emin değilim? Her ne kadar şimdiye dek Rize'ye henüz gitmemiş olsam da karadeniz mutfağını tanırım; annem, babaannem sık sık yaparlar yemeklerini. Bol bol yapak sarma, sütlaç, kara lahana yemişliğim vardır. Tereyağı ve et masamızdan eksik olmaz. Umarım yakında, bir yaz tatilinde tüm doğu karadeniz sahilini arkadaşlarımla birlikte gezme şansım olur da, karadeniz yemeklerini yerinde de yiyebilirim.

Bu mutfağı bu kadar tanımama rağmen, kendi evimden başka bitek Kavacık'taki Sisore'de karadeniz yemeği yemişimdir. Bir de Altunizade'de bir karadeniz restoranı gördüm, orda yemek yiyeceğim yakında da. Umarım güzel, yöresel yemekleri vardır. Sisore'nin mutfağı da güzeldir, fasülye turşusu, fasülye kavurması, lahana sarmalar, karadeniz pideleri..

Trabzon Kültür Derneği'ne gitmemizin asıl sebebine gelince, yakın arkadaşlarımız Dilge ve Kasım'la uzun zamandır bir plan yapacaktık. Yok Dali'ye gidip oradan kahvaltıya gideceğiz, yok Kale'de bal kaymak yiyeceğiz.. Hepsi yalan oldu tabii ki benim plansız programsızlığım sebebiyle. Ama ne yalan söyleyeyim karadeniz kahvaltısı denince ne yapacağımı şaşırdım.

Her ne kadar mekanın resimlerini çekmemiş olsam da size detaylıca anlatmaya çalışacağım derneği ve yerini. Altunizade'de Beylerbeyi'ne doğru gelirken, solda Beylerbeyi Konakları'nı geçtikten hemen sonra, solda bir ufak sokakçık göreceksiniz, ki derneğin tabelası da vardır sokak girişinde. O sokaktan girip de biraz ilerleyince bahçesini görüyorsunuz, otoparka parkettikten sonra dışarıdaki asansör (bozuktu maalesef) veya yine dışarıdaki merdivenden çıkıyorsunuz yaklaşık 2 kat. Dernek kartal yuvasını andıran ağaç ev. Oldukça güzel. İki kat da terası var. Şansımıza, her ne kadar aralık ayında olsak da bahçede oturma fırsatı bulduk şallarımızla.. Boğaz manzarası da cabasıydı.

Kahvaltı menüsüne gelince; kızartılmış trabzon ekmeği, petek balı, beyaz peynir, kaşar peynir, ziyah zeytin, söğüş domates ve salatalık, tereyağı, ve menemen geldi. Hee bir de kuymak. Efendim kuymak ne derseniz, Rize'de adı "muhlama" olan kuymak aslında peynir, biraz un ve tereyapından yapılmış bir yemektir. Ekmek banılarak yenir, her ne kadar çok ilkel bir yemek olsa da tadından geçilmez. Bizim muhlama dediğimiz yemekte ise, kuymaktan farklı olarak trabzon peyniri yerine "minci" yani bir çeşit lor peyniri kullanılır. Bu sebepten biraz daha beyaz olur ve daha az kıvamlıdır. Kuymak ve menemen dışında kahvaltı malzemeleri bildiğin düz kahvaltılıklardı. Ama kuymak yetti kahvaltıya farklı bir tad katmaya. Yemekten sonra çaylarımızın yanına gelen kalın, büyük ev baklavası (ben baklava sevmediğim için yiyemedim ama Halil'den anladığım kadarı ile oldukça güzeldi :) ) ve bol ayvalı meyve tabağı çok hoşuma gitti.

Bir kez de karadeniz yemekleri için gitmeliyim diye düşünüyorum derneğe. Sanıyorum Kasım bu konuda bana yardımcı olacaktır. :)

Maalesef Trabzon Kültür Derneği'nin telefon ve adresini sizlere veremiyorum, internetten de bir bilgiye ulaşamadım. Ama bir dahaki gidişimde söz bu bilgileri de sizin için alacağım, ve mekanın resimleri ile birlikte ev yemeklerini yazacağım yorumumun altına ekleyeceğim.

7 yorum:

  1. Dilge ve Kasım'a guzel kahvaltı için teşekkur ederizz.........

    YanıtlaSil
  2. ebett, teşekkürler.. yine bekleriz.. :)

    YanıtlaSil
  3. insan bi de adresini yazmaz mı ya

    YanıtlaSil
  4. Ne kartları ne de adresleri olmadığı için elimde, yazamadım.. Ama tariflerini verdim.. Bulabilirsem adres ve telefonunu eklemeye çalışacağım.. :)

    YanıtlaSil
  5. 0216 422 45 55 ilginizden dolayı teşekkür ederim sizler herşeyin engüzeline laik kişilersiniz görüşmek dilegiyle hüseyin

    YanıtlaSil
  6. sayın kardeşim her zaman prensip haline getirmenizde faydavardir. o prensip ne diye soracak olursanız her yorumun altına fiyatı yazmanızdır. ben ve benim gibiler çok çok ucuz dahi olsalar ( ki ucuz etin yahnisi olmaz ) fiyat yazmayan yere gitmeme gibi bir prensibimiz vardır. gideceklere afiyet olsun.

    Bir Dost...

    YanıtlaSil